15 Kasım 2010 Pazartesi

Mucizeler Zinciri

Herşeyin oluşumunu, belli sebeplere bağlarız... 'Güneş olduğu için gölge olur' mantığı insanların hayattaki mucizeleri görmelerini engeller. Gözlerinin önünde gerçekleşen mucizeler, birçok insan için bazı sebepler sonucunda oluşan olaylardır... yani 'Sebepler Zinciridir'!

Örneğin: Ekmek fırında yapılır. Fırıncı ekmeği undan yapar. Un, fabrikadan gelir. Un fabrikası buğdayı toptancıdan alır. Toptancı ise buğdayı köylüden satın alır. Köylü tarlasına buğday eker. Topraktan buğday çıkar...vs. gibi herşey çeşitli sebeplere bağlıdır.

İnsanın "akıl ihtiyari" kalkmaması için, yani insanların mantık yoluyla anlayıp ikna olacağı sebepler sistemi vardır. Fakat açık bir şuurla bakıldığında, bu sebepler zincirinin aslında her detayını Allah'ın yarattığı bir 'Mucizeler Zinciri' olduğu anlaşılır!

Allah gölgeyi yarattıktan sonra güneşi ona sebep kıldığını bir ayette şu şekilde bildirmiştir:

Rabbini görmedin mi, gölgeyi nasıl uzatıvermiştir? Eğer dilemiş olsaydı onu durgun kılardı. Sonra biz güneşi ona bir delil kılmışızdır. '(Furkan Suresi, 45) >

Sebepler ile düşünüldüğünde, tohumu toprağa atınca yeşermesi veya spermin yumurtayı döllemesiyle bir insanın oluşması makul karşılanır, fakat aslında hiç de makul değildir! `Bu konuda samimi düşünen bir insan, tek bir su damlasının akıl ve ruh sahibi bir insana dönüşmesinin büyük bir mucize olduğunun hemen farkına varır. Allah'ın, büyük bir mucize göstererek bir insanı var ettiğini açıkça görür. Çünkü açık şuurla bakıldığında, ne tür sebepler sıralanırsa sıralansın Allah'ın yaratma sanatının üstünlüğü görülür. Allah bir ayetinde şöyle bildirmektedir:

..."Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratan, sonra da seni düzgün (eli ayağı tutan, gücü kuvveti yerinde) bir adam kılan (Allah)ı inkar mı ettin? Fakat, O Allah benim Rabbim'dir ve ben Rabbim'e hiç kimseyi ortak koşmam." (Keyf Suresi, 37)

Önyargısız bakıldığında, Dünya koskoca uzayda boşlukta duruyor gibi gözükmektedir. Çeşitli çekim kuvvetlerinin etkisiyle dünyanın evrenin derin boşluğunda sakince durması makul görülür ama makul değildir. Normal şartlarda Dünya'nın Güneş'in çekim kuvvetinden dolayı ya tamamen Güneş'e doğru sürüklenmesi ya da dengesinin tamamen bozulması beklenir. Fakat bu şekilde olmamaktadır. Devasa gezegenimizin milyarlarca yıldır sonsuz evrende, zarar görmeden aynı yörüngede kalması, dengesinin asla bozulmaması, Dünya'nın hiç bir gök cisminden zarar görmemesi, tüm yaşam koşullarının canlılara uygun olması sebeplerle makul kılınamaz. Çünkü sebepler son derece hassas dengelere bağımlıdır ve hassasiyetin bozulması an meselesidir. Aslında 'sebep' mantığında düşünüldüğünde dünyanın zarar görerek yok olması bu şartlarda çok makuldur. Böyle bir şeyin yaşanmaması, üzerimizde Allah'ın yüce rahmetinin ve üstün korumasının olmasından dolayıdır. Allah bir ayetinde şöyle buyurur:

Gökyüzünü korunmuş bir tavan kıldık; onlar ise bunun ayetlerinden yüz çeviriyorlar. (Enbiya Suresi, 32) >

Örneğin, sadece gözü düşünmemiz bile şuur açıcıdır; Göz her an insana net görüntü sağlar. En mükemmel fotoğraf makinesi bile gözdeki merceğin yaptığı otomatik optik ayarını yapamaz. Fotoğraf makinesinin otomatik ayarında bile bir uğraşı gerekir, net görüntünün sağlanabilmesi için belli bir zaman geçer. Fakat insan bir yere bakarken, 'ben şimdi merceğimi daha netleştireyim, şimdi uzak görmeye ayarlıyayım' diye dahi düşünmez. Bu kadar detaylı bir yaratışın ''şuursuz bir et parçası'' tarafından yapıldığını düşünmek elbette imkansızdır. Allah gözün net görmesi için merceği sebep kılmıştır. Zihnimizde mükemmel netliği ile renkli, ışıklı ve hareketli bir dünya yaratan Yüce Rabbimiz Allah'tır.

Allah dileseydi herşeyi sebepsiz yaratırdı. Sebeplerin olması Allah'ın sonsuz aklını kavramamız için önemlidir. Sebeplerin her birinin birbiriyle bağlantılı yaratılması, hiçbir şeyin tesadüfen olamayacağının da ispatıdır. Çünkü Allah üstün aklıyla her şeyi en ince ayrıntısına kadar takdir edip düzenlemektedir.

Alıntı : Facebook 1 yeni mesajınız var grubundan alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder